Buhal

Bu işler beni biraz aştı.

Sessizce izliyorum 15 Temmuzdan beri, boğazım düğümleniyor devamlı. Herkesin birbirine yazdığı nefret dolu mesajlar, korku, bozulmuş dengeler olacak gibi değil. Benim uzaklarda hayatım allak bullak olduysa, hayal dahi edemiyorum sizler neler yaşıyorsunuz.

Bunca tezgah, hainlik arasında çıkıp yerli Yoko Ono gibi ‘eme erkedeşler birbirnizi sevin ama yha, piyz yha’ diye bir mesaj yazmak imkansız. Yıllardır sevgi, kardeşlik, eşitlik, birliktelik diye yazdık, şarkılar çaldık, ettik ama gelinen noktaya hiç etkisi oldu mu?

Bu insanlığın layık olmadığı bir ruh hali. Ama, sanıyorum olgunlaşmak böyle başlayacak. Hatalar, yanlışlar insanları büyütür. Biz burada kendi kendimize ne yazarsak yazalım, nefret ve kin ile gözlerine perde çekilmiş, planlanmış tezgahlar ‘ay ayfondo şeediyor, yapmayalım’ demiyecektir.

15 Temmuzdan beri günlerce oturdum yazıp yazıp sildim. Ne yazabilirim bilmiyorum. Bir yandan neden bu telaşı yaşadığını çok iyi anladığım, güvendiği binlerce dağa defalarca kar yağmış insanlar, balık hafızalı kıvamda insanların üzerinden tankla geçilen bir güne neden tepki vermiyorsun diyor. Benim de anlamadığım bu, buna verilecek bir tepki mi lazım? Bu kadar ciddi bir cinnete, internetten tepki mi verilir? ‘ama onları düşündüğünü gösterir’ demiş birisi. IFTT komutu gibi bir sıradanlığa mı geldi artık bu ‘tepki’ olayı ve onun sahte bekçileri. Çok açık söylüyorum, insanlar neler yazmış diye baktım, böyle bir olaya ne yazılır? ‘Terörü lanetliyorum’ mu? ‘Ay çok teşekkürler iPhonedo, ilettim kendilerine çok üzüldüler bir daha yapmacağız’ dediler mi olacak? O denli bıngıl olduk ki ‘dimik ki tiriri distikliyir’ diyecek kadar koptu beyinler kafadan. Böyle bir durumdan sonra Twitter, facebook nedir yahu? Sokakta insanın üzerinden tank geçerken? Ne için tüm bunlar? N’oluyor?

İş beni, bizi, seni geçti, insanlar fanatizm ile köreldi ve her şey kendini yoketmeye başladı.

Demokrasi, eşitlik, özgürlük, kardeşilik çerçevesinden, düşüncesinden hiç uzaklaşmadık ki. Bizim yakıtımız her zaman sevgi oldu. Her olaydan sonra bunu yeniden belirtmek mi gerekiyor? Böyle bir samimiyetsizliğe mi geldi bu olay?

Birbirinize twitter’dan, facebook’tan neden saldırıyorsunuz? Son yıllarda işleri bu hareketlerle çok iyi yerlere mi getirdiniz? Anlayamıyorum, bölünmenin bir yede biteceğini mi düşünüyorsunuz? Hepimiz aynı gezegende yaşıyoruz, yani zaten biriz. O gezide öyle yapmış da bu bilmene yapmış, birinin eksisini diğerinin artısının yanına koyup kışkırtıcı cümlelerle kanseri yaymak nedir?

Yıllardır aynı özgürlüğün, eşitliğin arayışındayız. Hepimiz aynı şeyin, mutluluğun huzurun peşindeyiz, kimse mükemmel değil, olmayacak da, sen onun o açığını gösterip tahrik edersen, o senin başka açığını gösterecek ve bu iş bir gün bu transtan uyanana kadar sevdiklerimizi, insanları kaybederek daha da tamir edilemez bir hale gelecek. Bunu benim gibi bir youtube’cunun mu söylemesi lazım?

Bu bölünüşün sonu yok, bitmez, bitmeyecek. Korku ile, tehdit ile, birbirinin eksiklerini tamamlamak yerine deşmekle hiç bir şey çözülmeyecek. Bunu yüzlerce defa söyledim ama etki etmiyor çünkü nefret etmek daha kolay gibi görünüyor. Her şeye laf çarpan cevap bulmak çok mu zor? Ne yazarsan yaz bir açıdan ele alıp çarpıtıp karşındakini kötü gösterebilirsin. Marifet değil.

Bir nesil bu nefret, kin ve ayırımcılıkla büyüyor, bu insanların beynine bunlar ekiliyor, çağımız haber çağı, iletişim çağı, her olanı o anda videosu ile görüyoruz, dünya çok daha küçük artık.

Bu yazdıklarımın hiçbir şeye etkisi olmayacak, artık neyin ne olduğuna dahi emin değilim ve bence siz de hiçbir şeyden, aklınızdan geçenlerden bile emin olmayın, insanların yaralarına basmayın, bu dünya kimseye kalmayacak, hiçbir şey daim olmayacak, birbirinizi koşulsuz sevin de demiyorum Yoko Ono’luk yaptırmayın bana bak!

Olaylar bizi çoktan geçti.

Bildiğim tek şey var ayırımcılıkla sadece kendi sonunuzu hazırlarız.

Birbirimize kucak açmamız gerekiyor, sevginin, mutluluğun, eşitliğin olduğu yerde, bu değerleri yaşatmak için yaşayanların olduğu gezegende, kimsenin farklılığı kimseyi bağlamaz.

Sizin sunacağınız sevgi, büyüklük, dostluk, terörü dindirecektir. Nefretle, ayırımcılıkla atılacak tüm adımlar bir sonraki, belki daha büyük bir felaket için attığınız tohumlar olacaktır. Biliyorum, çok zor bir zamanda bu ‘sivgi pitirciği’ yaklaşımını sergiliyorum ama eminim ki bir yerde bu sevgi filizlenecektir. Eminim ki sizler, hepiniz, her şeyi benden çok daha iyi biliyorsunuz, her şeye daha hakimsiniz ve ‘ayoes kurdum dostlar’ diye şarkıları olan birinden bunları duymak çok boş ama bilin ki yarın işi sevgi ile çözmek isterseniz, şu kısa hayatta (inanamazsınız ne kadar kısa olduğuna, 43 oldum be!) her zaman ve her zaman bunu başarabiliriz. İstersek bu son yıllar bizlerin, çok daha büyük yürekli olmasına vesile olabilir. Biraz daha mıymıymıy yazarsam, cırcır olmamıza da neden olabilir.

Şaka bir yana iPhonedo’da hayatımız, konu Samsung değilse olumlu bakış açısı ile devam edecektir. (Samsung konusu şakaydı, esasında severim)

Lütfen nefret dolu, saldırgan, incitici yaklaşıma son verin, çünkü bu mahalle ağızı savaşından kimse kazanan olarak çıkamayacak, bunu bilmiyor olamazsınız. Karşınızdakine size davranılmasını istediğiniz gibi davranın. Bizleri karıştırmak, düşürmek, maşa etmek, ölüme, nefrete terketmek isteyenler hep oldu, hep olacak. Biz bunların ötesine geçebilecek seviyedeyiz. Sizi nefrete iten şeylere, kendi düşüncelerinize dahi kayıtsız inanmayın.

Fransa’da ‘Soma’da insanlar ölüyor ama bu kimin umrunda’ diyerek Cannes festivaline yapılan eleştiriyi, gerçekten umrumuzda değil demiş gibi yansıtanları bir saniye için bile tartmadan #or***çocuğufransa etiketini bir numaraya oturtacak kadar kafalarımız bizde değil nicedir. Gerard Depardieu konusuna girmeyelim bile.

Bu trans elbet bitecek, elbet!
Siz yeter ki büyük olun.

☮️