Steve Jobs ne yaptı ki?

BillBurrBenim için stand up konusunda eline su dökülemeyecek bir kaç isim vardır, bunlardan biri de harika tespitleri ile Bill Burr.

Bu sabah bu videosuna denk geldim:

2012 yılından kalma videosunda ne söylediğini tercüme etmeden önce şunu belirtmek istiyorum, her kültürün espiri anlayışı başkadır, her insanın alınganlık derecesi kendi ile barışıklığı, hayatı, kompleksleri, eziklikleri, kendine güveni ile orantılıdır. Ve özellikle belirtmek istiyorum ki bu yazımda Bill Burr’un düşüncelerine tepki vermek için değil, esasında Steve Jobs’ın ne yaptığının ne kadar kolay es geçilebileceğinden bahsetmek için buradayım.

Haliyle klişeleşmiş, ezberletilmiş ‘ölünün arkasından bık bık’, ‘cücübücü gukguk’, ‘hıgaret eddü’ sığlığında bir yaklaşım değil, aklıma gelen, doğru ya da yanlış ve tamamen bana ait düşünceleri paylaşmak istiyorum.

Şimdi bu konuyu açıklığa kavuşturduysak, dediği şudur.

Steve Jobs? Öldü değil mi? Biliyorum, burada bir çok inek (nerd) var aramızda bu gece. Biliyorum üzgünsünüz. Ama ben anlamıyorum. Bu adamla ilgili meseleyi anlamıyorum. Öldüğü zaman dediler ki ‘dünyayı değiştirdi’. Bu delilik. ‘dünyayı değiştirdi’. ‘dünya bir türlüydü, sonra Steve Jobs geldi, dünya başka türlü oldu’. Ne yaptı ki? Biriniz Allah aşkına söyleyin. Bu adam ne yaptı?

Ne yaptı ki?, başkalarına gidip neyi icat etmesi gerektiğini söyledi. ‘bütün müzik koleksiyonum, bu telefona sığsın istiyorum, hadi iş başına!’ değil mi?

Sonra bu zavallı, isimleri, yüzleri bilinmeyen bilim adamları arkadaki odalarına gidip bu isteği nasıl başarabileceklerini düşündüler. ‘bütün bu müziği, bunun içine nasıl koyacağız?, hangi yılda olduğumuzu sanıyor bu adam, bu delilik?, sanki Buck Rogers (eski uzay / bilim kurgu dizisi). Çocuğumun 11 ay sonra doğum günü var’. Steve Jobs oradan geçiyor ‘Burada hiçbir şey düşünüyormuş gibi gelmiyor bana!’ Ofiste geziniyor. Özenti bir meyve yiyor. Armut mesela. (??) Değil mi? Aklına gelen fikirleri söylüyor. Bugün aklıma şöyle bir şey geldi ‘Dergiyi okurken sayfayı böyle çeviriyoruz ya, ekranda da orada olmasa bile sayfa varmış gibi çevirmek istiyorum. Hadi bakalım oturun buna kafa patlatın. 8 yıl sonra görüşürüz. Nedeye gidiyorsun Michael? Büyük, küçük, büyük, küçük (pinch to zoom hareketi yapıyor) buzun üzerinde çalışmaya başla!’ değil mi? Tüm bu insanlar köle gibi çalışıyor bu adamın vizyonunu hayata geçirmek için. Sonra da büyük inek (nerd) festivali oluyor değil mi? Comic Con (ne alakası varsa bu arada) İneklerin tapınağı. Tüm inekler oraya Hulk tişörtleri ile geliyorlar, arenaya seke seke giriyorlar. Değil mi? Steve Jobs oraya tüm bilim adamları ile beraber mi gidiyor? Hayır. Kendi kendine gidiyor. Lastik ayakkabı, pantalonuna kemer bile takmamış. Sanki olan büyük bir olay değilmiş gibi. Değil mi?

Kendini Tesla zannediyor. Çok garip değil mi? O reklamı görmüşsünüzdür, ‘İsa, Gandhi, ben!’ hatırladınız mı? ‘Muhammed Ali, John Lennon, ben!’ Steve Jobs’ın bu adamların yaptığı ile eş neyi var?

Gandhi’nin sweatshop’ı yoktu (Sweatshop: kötü şartlarda işçi çalıştıran iş yeri) Hayır Gandhi’nin yeni bir iPad ürettikten sonra yeniden iş başı yapması gereken işçileri yoktu. John Lennon’un bodrum katında albümünün kapaklarını basan çocukları yoktu. Biliyorum biliyorum.

Yeni telefon eski şarj kablosu ile çalışmıyor. Kahramanınız bu mu? Adam bu mu? Odadaki tüm sessizlik bunun yüzünden mi?

Yeni telefon eski şarj kablosu ile çalışmıyor, eskisini atıyorsunuz, okyanusa çöp olarak dökülüyor, ahtapotun birinin boynuna dolanıp kalıyor. Denizdeki canlılar Steve gittiğinden beri ne kadar mutlular farkında mısınız?

Şimdi derin bir nefes alın, kötü bir şey yok. Komedi bu. Şaka bunlar. Yapısı böyle. Hatta ben bunu izlerlerken kahkahalarla da güldüm. Elbette ki Bill beyciğimin söylediğinde milyon tane mantık hatası var. Comic Con’da ne işi var, bilim adamı/mühendis kargaşası var, John Lennon’un arkasında çalışan kişi sayısı ile, Gandhi’nin arkasında çalışanlar ile 75+ milyon tane satılan bir telefonun kıyaslaması nasıl olabilir? Ama komedinin düzeni böyle.

Şimdi tabii ismi ‘iPhonedo’ olan bir sanal varlığın, Steve Jobs ile ilgili dalga geçilmesini savunuyormuş gibi görünüp, tabii ki taraf tutuyor diye yaklaşmak benim ne yazık ki ‘iPhonedo’ ismini seçerken hiç aklıma gelmemiş bir durumdur. Apple ile söylenmedik söz, şarkı, apple store’a gizli kameralarla girip dalga geçtiğimde kimse ‘niye dalga geçiyorsun’ demez, samsung, android iyi ki var, ne güzel, rekabeti seviyorum dediğimde kimse duymaz ama ‘ahahah şapşal samsung’ dediğimde ‘ni dalga giçiyisin pis n’olcek diye sanki altı aydır adamın adıyla bakkalından veresiye alışveriş yapmışım gibi delirenler olur.

Bu ne yazık ki ismi ‘iPhonedo’ olan bir yapının kurtulamayacağı bir durum. Haliyle böyle bir yazıda ben ne dersem diyeyim, kısır bir ‘ama çükübiki o icat etmedi ki’, ‘apple ne yapsa seversiniz’ yaklaşıma kapısı her zaman açık kalacaktır.

Şimdi, ‘Steve Jobs ne yaptı ki?’ sorusunun cevabı çok basit, evinin garajından, Apple’ı bugünlere getirdi. Kod bilmemesi, lehim yapmaması, hiçbir şeyi icad etmemiş olması mühim değil. Steve Jobs o teknoloji ile insanların arasındaki bağı kurmayı başardı. Bu kadar basit.

Muhammed Ali, Tesla, John Lennon gibi insanların yanında nasıl yer alır ki diyor. John Lennon gitarı mı keşfetti? Hayır, Muhammed Ali boksu mu buldu? Hayır. Bu isimler bulundukları alanda ileri adım atan eşsiz insanlar. O kadar basit.

Niye bir şefin yaptığı yemek, diğerinkinden iyi oluyor? Aynı malzeme, aynı tabak, aynı ocak, aynı mutfak? Olay bu kadar basit.

Teknoloji, dokunmatik ekran, telefon, cart curt hepsi zaten vardı, niye kimse böyle bir çıkış yapamadı?

Ama tabii ki bir düşünceye bir açıdan ışık tutarsanız başka, diğer açıdan ışık tutarsanız başka görüneceği için, farkı açılardan bakan insanların uzlaşması mümkün değildir. Zaten televizyonda tartışma programlarında da insanlara çevire çevire sunulan, onları kukla gibi taraf haline geitirip piyon gibi kullandıran beyin sihirbazlığı da bundan ibarettir.

Van Halen’in solisti gidince Eddie Van Halen gitar çalamayacak mı yanı diyor Bill Burr. Steve’den sonra hala yeni iPhone çıkıyor düşüncesine. Eddie Van Halen hala gitar çalıyor çalmasına, ama bir tane hit parça çıkarabilir mi sorun o.

Bu arada Muhammed Ali, Gandhi ve Ben diye hatırlattığı reklam

Şimdi elleri: ‘amma da savunmuşsun’ diye cümleye dalmak için kaşınanlar olabilir. Bu bir savunma değildir. Yazının her bir yerinde bahsettim. Bu sadece bu adamın bu komedi gösterisinden sonra aklıma takılan bir şeyin yazı halidir.

Sesli düşündüm gibi varsayın.
Sevmediğiniz şeylerle vakit harcamayın, sevdiğiniz şeylerle ilgilenin.

Bill Burr, bunları okuyorsan şunu bil, yanlış yaptın!
Şaka lan şaka! I love you!